Meme Kanseri Tanı ve Tedavisi | Prof.Dr.leyla Zer| Meme Kanserinde hastaya en uygun tedavi seçeneğini bulmak için, Meme Cerrahisi Birimi, Meme Kanseri, Meme Cerrahisi, Meme Kanseri Tanı ve Tedavisi,meme sağlığıI Meme sağlığı
Destek
  • Prof. Dr. Leyla Zer
  • Sertifika
  • Elle Meme Muayenesi
  • Meme Kanseri Tedavisi
  • Meme Kanserinden Korunma
Meme Kanserinde Erken Teşhis

Meme Kanserinde Erken Teşhis Önemli
"Kadınların belli aralıklarla memelerini kontrol etmeleri, meme kanserini ileri aşamalara ulaşmadan fark etmenin ve kolay tedaviye başlangıcın ilk adımını oluşturuyor. Her kadın kendini ayda bir kez muayene etmeli. Bu muayene, adet başlangıcından 5-7 gün sonra yani hormon etkisinin en az olduğu dönemde yapılmalı. Kendini düzenli olarak muayene eden her kadın belli bir süre sonra kendi memelerini tanıyor ve normal meme dokusunun özelliklerini öğreniyor. Böylece yeni ortaya çıkan kitleleri erken dönemde fark edebilecek duruma geliyor. Meme muayenesi farklı şekillerde yapılabiliyor. Ayna karşısında görsel değişiklikleri değerlendirdikten sonra yatarak, el ile yapılan muayene en etkin yöntem olarak görülüyor."

Sıkça Sorulan Sorular

Meme Kanseri Nedir?

Meme kanseri, süt bezleri veya sütü memebaşına taşıyan kanalları döşeyen hücrelerden gelişiyor. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık oluşturan gen mutasyonu meme kanseri riskini artırıyor.

Meme Kanseri Belirtileri

Meme içinde kanserleşen bir hücrenin, bir tümör oluşturması ve bir uzmanın muayene sırasında anlamasına ya da radyolojik incelemede belli olmasına kadar hayli uzun zaman geçmesi gerekiyor.

Meme Kanserinin Tedavisi

Erken evrede yakalanan meme kanserlerinde ilk tercih, cerrahi oluyor. Cerrahi yöntemde ya meme tümörü, etrafında temiz doku olacak şekilde meme dokusundan çıkarılıyor ya da tüm meme alınıyor.

Memede veya koltuk altında ele gelen kitle (sertlik, şişlik) Meme kanserinin en sık karşımıza çıkan bulgudur. Sıklıkla ağrısızdır. Meme kitlelerinin %90’ı hasta tarafından fark edilir. Sert ve deri ve altındaki meme dokusuna veya göğüs duvarına fixe olabilir.Düzensiz sınırlıdır. Nadiren aksiller kitle veya kolda şişlik ilk semptom olabilir. Meme ucundan akıntı (kanlı veya şeffaf olabilir) ve meme başı değişiklikleri meme kanserinin diğer bulgulaeıdır.Tek memeden ve tek kanaldan ve spontan olan akıntı meme kanseri için önemlidir. Meme ucu(Nipple) kanser ile tutulmuş olabilir. Meme ucunda içe çökme, retraksiyon(çekinti), erozyon, meme başında kaşıntı kurutlanma meme kanserinin diğer bulgularıdır. Meme cildinde yara veya kızarıklık, meme cildinde ödem, şişlik ve içe doğru çekintiler olması (portakal kabuğu görünümü), memede büyüme, şekil bozukluğu veya asimetri yada renginde değişiklik diğer meme kanseri bulgularıdır. Deride lenf ödem (Peau d’orange), inflamatuar deri değişiklikleri lokal ileri meme kanseri veya lokal lenf nodları ve deri lenfatiklerinin tutulumununa bağlı ortaya çıkabilir. Bu durum inflamatuar meme kanseri olarak adlandırılır. Bazen de meme kanseri sistemik bulgularla kendini gösterebilir. Sistemik bulgular kilo kaybı, anoreksia, sırt ve kemik ağrısı, sarılık, malign plevral ve perikardial effüzyon ve anemiyi içerir. Bu semptomlar nadiren meme kanserinin başlangıç bulgusu olabilir.
Meme kanseri, süt bezleri veya sütü meme başına taşıyan kanalları döşeyen hücrelerden gelişen ve çeşitli etkenler sonucu kontrolsüz şekilde çoğalan ve başka organlara yayılma potansiyeli taşıyan hücrelerden gelişen bir tümöral oluşumdur. Dünya sağlık örgütünün bir alt kuruluşu olan Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) tarafından yayınlanan küresel kanser istatistiklerine göre, 2020 yılında yaklaşık 2,3 milyon yeni meme kanseri (MK) vakası ve 685.000 yeni ölüm ile kadınlarda MK en yaygın kanser olarak 1. sıraya yerleşmiş ve akciğer kanserini geride bırakmıştır. Meme kanseri dünya çapında kadınlarda kanser ölümlerinin önde gelen nedenidir. Meme kanserinin, % 65-75’i sporodik, %20-30 ailesel ve %5-10 kadarı genetiktir. Kadınları bu kadar yüksek oranda etkileyen bu hastalık için pek çok risk faktörü ortaya konulmuştur.
Meme kistleri kadınlar arasında çok yaygın bir tanıdır ve meme kliniğine sevk edilmenin en yaygın nedenlerinden biridir. Genel olarak meme kitlesinin veya meme semptomlarının en yaygın nedenini temsil ederler. Meme kistleri, memenin fibrokistik hastalığı olarak bilinen daha büyük bir benign hastalık sürecinin bir parçasıdır. Bu hastalık süreci, meme dokusundaki hem fibröz hem de kistik değişikliklerin geniş bir spektrumudur. Basit meme kisti, doğal meme gelişiminde bir anormallik olarak oluşur ve çevredeki meme parankimi içinde epitel kaplı sıvı dolu bir boşluktan oluşur. Küçük mikrokistlerden büyük makrokistlere kadar değişebilirler ve tek veya çoklu olabilirler.Bu küçük kist yapıları sadece meme görüntüleme tetkikleri sayesinde ortaya çıkarılabilir. Bazı olgularda ise kistler dışarıdan fizik muayene sırasında tespit edilebilecek büyük boyutlara da ulaşabilir ve bunlar makrokist olarak adlandırılır. Bu kistler tamamen asemptomatik olabilir ve sadece tesadüfen keşfedilebilir veya semptomatik olabilir, sertlikler, ağrı veya meme başı akıntısı olarak ortaya çıkabilir. Birçok çalışma, kadınlarda fibrokistik meme hastalığının yaşam boyu prevalansının %70 ila %90 arasında olabileceğini bildirmektedir. Kadın vücudunda hormon düzeylerinde meydana gelen dalgalanmalar meme kistlerinin oluşumundan sorumlu tutulmakla birlikte bu durumun altında yatan asıl neden henüz tam olarak aydınlatılabilmiş değildir. Yuvarlak şekilli içi sıvı dolu kistik yapılar, memede kitle olguları içerisinde en fazla karşılaşılan yapılar arasındadır. Bu kist yapılarına özellikle 40’lı yaşlarında olan kadın hastalarda rastlanılır. Erkeklerde de nadiren meme kistleri oluşabilir. Kaynak: Breast Cyst. Kowalski A, Okoye E. 2022 Sep 5. In: StatPearls [Internet]. Treasure Island (FL): StatPearls Publishing; 2023 PMID: 32965867
Sağlıklı beslenme, meme kanserinden korunmada çok önemli bir role sahiptir.Bu nedenle yediğimiz besinlerin doğal koşullarda üretilmesi ve sonrasında sofralarımıza gelmesi gerekir. Bu nedenle yağ oranı düşük, lifli besinler, taze sebze ve meyve içeren beslenme meme kanseri riskini azaltabiliyor. Fazla miktarda meyve tüketen kadınlarda daha az tüketenlere oranla meme kanseri sıklığında azalma bildirilmektedir. Bunun sebebi olarak meyvedeki yoğun lif ve antioksidan içeriği olabileceği belirtilmektedir. Anti-oksidan ürünler A, C, E vitaminleri ve selenyumdur. Beslenmemizin sebze-meyve ağırlıklı olmasına ne kadar dikkat edersek, yağ tüketimimiz o derece azalacak ve meme kanseri riskimiz de buna paralel olarak azalacaktır. Günde 21- 25 gram üzerinde lif (fiber) tüketilmesinin, menopoz öncesi kadınlarda meme kanseri sıklığını azalttığı gösterilmiştir. Buğday kepeği lifinin menopozda olmayan kadınlarda kan östrojen seviyelerini düşürdüğü ve buna bağlı olarak meme kanseri riskini azalttığı ileri sürülmektedir. Normalde günlük kalori ihtiyacımızın %30-35’ini yağlardan alırız. Dengeli bir beslenmede genel olarak alınan total kalorinin %30’dan azının yağlardan gelmesinin kanser riskini düşürdüğü bilinmektedir. Ayrıca, yağ grubu içinde Omega 3 açısından zengin beslenme kanser riskini azaltıyor. Özellikle haftada 1-2 kere balık tüketilmesi önemli, ancak çiftlik balığı yada ağır metallerden zengin sularda yaşayan balıklar tercih edilmemelidir. Menopoz öncesi kadınlarda turp giller (kırmızı turp, beyaz turp ve şalgam), brokoli ve brüksel lahanası içerdiği izotiosiyanatın özellikle östrojen metabolizması üzerine etki yaparak meme kanseri riskini düşürdüğü bildirilmektedir. Tam tahıllı besinler, susam tohumu, sarımsak, sızma zeytin yağı, kayısı, şeftali, armut, üzüm, bal kabağı ve kiraz da lignan açısından zengin diğer sebze ve meyvelerdir. Havuç, kabak karnabahar yapılarında bulunan lignan özellikle menopoz sonrası kadınlarda östörojen karşıtı etki göstererek kanser oluşumu riskini azaltır. Menopoz sonrası hanımlarda folat miktarının yeterli alınması meme kanseri riskini azaltmaktadır. Folat açısından yeterli beslenme amacıyla doğal ortamında tabii ürünlerle beslenmiş hayvanın karaciğeri, ıspanak benzeri koyu yeşil yapraklı sebzeler, kavun, portakal suyu, enginar, pancar, brokoli, bamya ve kuru baklagiller tercih edilebilir. Folik asit, B6 ve B12 vitamini hücrenin yapı taşı olan DNA’nın yapılanmasında kilit rolü oynamaktadır. B6, B12 ve folik asit birlikte kullanılmasında meme kanseri ve rahim ağzı kanseri riskinin azaltıldığı bazı çalışmalarda gösterilmiştir.Tabii folat kaynakları, yeşil yapraklı sebzeler (brokoli, brüksel lahanası), tahıllar ve ekmekte, karaciğerde nohut ve patateste bol miktarda bulunmaktadır. Karoten, havuç, lahana, fasulye benzeri sebzelerde bulunan bir madde olup düzenli tüketiminin meme kanseri riskinde ılımlı azalma ile ilişkili olabileceği bildirilmektedir. Flavonol, soğan, brokoli, maydanoz, siyah çay, yeşil çay ve kereviz gibi çeşitli sebzelerde bulunan maddeler olup, meme kanseri riskinde azalmaya sebep olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur. Fito-östrojenler, vücuttaki doğal östrojene benzer aktivite gösteren bitkisel kökenli bileşiklerdir. Çeşitli fito-östrojenler vardır. Bunların bir kısmı soya ürünlerinde olup “isoflavonlar” adı ile anılmaktadırlar. Diğer bir kısmı çeşitli tahıl ürünlerindeki liflerde, meyve sebzelerde ve keten tohumunda bulunabilen lignanlardır. Ceviz, kanserli hücrelerin hayatta kalmalarını sağlayan enzimlerin aktivasyonunu engelleyen gama tokoferol adında bileşen içeriyor. Bu nedenle meme kanserinden korunmak için her gün mutlaka 2-3 tam ceviz tüketmeye çalışın. Sağlıklı menopoz sonrası dönemde bulunan kadınlarda tüketiminin meme kanseri gelişim riskinde ılımlı azalma sağlayabileceğini bildiren veriler olmakla beraber, içeriğindeki östrojen benzeri moleküller nedeni ile meme kanseri tanısı almış ve hormona duyarlı meme kanseri olan kadınlarda tüketilmemesi gerekmektedir. Zerdeçal , zencefil ve diğer birçok ürünün faydası olabileceği gibi yan etkileri de vardır ve özellikle kemoterapi hastalarında kemoterapötiklerle etkileşime girebilirler. Kemoterapi ilaçlarının etkilerini azaltabilir veya arttırabilirler. Bu nedenle bu gıdaların gelişigüzel tüketilmemesi gerekir. Beslenmelerinde zeytinyağı kullanmak meme kanserinden korunmada önemlidir. Yapılan bir çalışmada, zeytinyağında bulunan antienflamatuar özellikteki fenolik bileşenler ve oleik asitin kanserli hücrelerin büyümesini engellediği belirtilmiştir. Fitoterapi konusu çok gündemde olup ayrı bir bilim dalıdır ve hastalıktan korunma ve hastalığın tedavisi sürecinde mutlaka diyetisyen ve fitoterapi konusunda uzman kişilerden yardım alınmalıdır.

Hasta Yorumları

Öyle pozitif bir hekim ki eğer rutin kontrollere geliyorsanız bu pozitifliği ve ilgisi sayesinde hasta olmazsınız :) , yok eğer hastaysanızda kendisinden şifa bulursunuz. ...

Banu Taka Kırca

7.01.2019 21:40:23

Devamını Oku

Hasta Yorumları

Ben Sevim ARSLAN , 56 yaşındayım .Meme kanseri ile ilk tanışma hikayemi sizlerle paylaşmak istiyorum.Her bayan gibi benimde senelik mamografi yaptırmam gerektiğini bildiğim halde hep ertelemiştim. Ailemde de kimsede meme kanseri yoktu,şikayetim de ...

Sevim Arslan

8.01.2018 11:18:56

Devamını Oku